Doğanın acımasızlığına karşı insanlığın yaşadığı trajedidir bu zelzele. Deprem, adeta insanlardan intikam alırcasına yaratılan medeniyeti yerle bir etmiştir. Deprem olmaması için engel konulmaz. Fakat depremin yıkıcı etkisini azaltmak insanın görevidir. Bilim ve teknoloji ile doğru aletler ile çevre bilinci ile depremlerin yıkıcı etkisi kontrol altına alınabilir.

Toplum tarafından deprem bilinci gelişmesi gerekir. Depremle birlikte yaşanabilecek koşullar hazırlanır ve doğru yöneticiler seçilir. Burada insanlar belirleyici bir rol oynar. Rüşvetçi ve hileli kişiler yönetimden uzak tutulur. Sistemle birlikte toplumun zihniyeti değişmesi gerekir.

1999 Marmara depremi olduğu zaman,Erdoğan muhalif olduğundan dolayı “deprem öldürmez yönetim öldürür” söyleminde bulunmuştu. Bugün iktidarda olduğu için deprem ölümleri kadere bağlamaktadır. Erdoğan yönetiminde iktidar,depreme karşı dayanıklı binalar inşa edilmesi için yirmi yıldan beri “deprem vergisi “ toplamaktadır.

2018 seçiminden önce, şimdi yaşanan deprem bölgesinde oy almak için depreme dayanıklı olmayan binalara imar affı çıkarmıştır. Sonuç ortada.

Bunun hesabını kim verecek? Bu hesabı kim soracak? Bunlara doğru cevap verilmez ise gelecek deprem yıkımları asgariye indirilemez. Bilim insanları İstanbul depremi kapıda olduğunu her yerde açık bir şekilde ifade ediyor.

Türkiye geçmişiyle hesaplaşma yapmadığı için ders çıkaramıyor. Başta soykırım suçunu ve baskı zulmü kendi vatandaşlarına yapanları kahraman olarak göstermek toplumu felçli hale getirmiştir.

Deprem bir doğa olayıdır. Türkiye,tarihinde halklara karşı yaptığı suçlar ve doğaya karşı yapılan tahribat nedeniyle kendi içinde hesaplaşma ile bu deprem sebebiyle geleceğine bir ışık tutabilir.

Jakob Rohyo