İstanbul’da tarihi Seyfo konuşması

taksim-24-nisan

Dün Taksim’de Ermeni, Süryani ve Rumlara yapılan 1915 soykırımını anma etkinliklerinde Süryani aydınlarından Şabo Boyacı ve Ferit Altınsu’ da katıldı.Anma töreninde Şabo Boyacı kısa bir konuşma yaptı. Aşağıda konuşma metnini okuyabilirsiniz.

Yokluğu ve acıları unutulan bir halk.

Yirminci yüzyılın başlarında bu topraklarda unutulmayacak bir kıyım yaşanmıştır. Binlerce yıldır bu topraklarda yaşayan kadim halklar inançlarından ve kimliklerinden dolayı toplu ölümlere mahkum edilmişlerdir. Bizim Süryanicede Seyfo olarak adlandırdığımız kırıma; adına ister soykırım, ister yıkım, ister tehcir deyin ama şu bir gerçek ki bu toprakların öz be öz yerli halkların belleklerinde ve yüreklerinde bu yaşananlar unutulmayacak ve kolay tedavi edilemeyecek yaralar açılmıştır.

Halklar bu dönemde siyasi iktidar kadrolarının politikaları ile bilinçli bir şekilde imhaya tabi tutulmuş, Teşkilat-ı Mahsusa gibi kurulan örgütler sayesinde bu insanlık suçu ve imha projesi başarılı bir şekilde hayata geçirilmiştir.

Anadolu’nun en eski halklarından biri olan ve zengin kültürü, sanatı, uygarlığı ile Süryani halkı da bu dönemde tıpkı diğer dost halkların yaşadığı acıları tatmıştır. Bethnahrin denen iki nehir arasındaki topraklarda yüzyıllardan beridir barışçıl bir şekilde yaşayan ve eline bir tek bile silah almamış olan bu halk dönemin imha politikalarını yürüten siyasi kadrolar tarafından yok edilmiş, toprak ve mülklerine el konulmuş, hayatta kalabilen üyeleri de daha güvenli bölgelere kaçarak yaşama tutunabilme mücadelesi vermiştir. Aydın ve eğitimli bireyleri bu süreçte bilinçli bir şekilde yok edildiği için uzun bir süre yaşadıkları acıları dile getirebilme şansları olamamıştır. Günümüzde yurt dışında yetişen eğitimli ve aydın insanları bu konunun üzerine çalışarak zengin kültürel varlığı da, uğradığı zulüm de unutulan bu halkın yaşadığı acıları ve sıkıntıları gün ışığına çıkarmaya başlamışlardır.

Acı olan başka bir konu ise bu yaşanan yıkımdan sonra bu kadim halkın sürekli maruz kaldığı kültürel asimilasyon olmuştur. Bilinçli olarak dilleri unutturulmuş ve Cumhuriyet döneminden sonra hiç bir temel hakka sahip olamamışlardır. Ne dillerini yaşatabilecekleri bir okulları, ne de ibadetlerini yapabilecekleri yeni kilise inşa edebilme hakları olmuştur. 1700 yıldır bu topraklarda bulunan Patriklik merkezleri Cumhuriyet döneminin ilk yıllarında bu topraklardan çıkarılmış, günümüzde de örneğin Süryaniler için çok önemli bir dini öneme sahip olan Mor Gabriel manastırının sahip olduğu topraklar, hukuk alet edilerek ellerinden alınmıştır. Süryani halkı, sürekli olarak siyasi kadroların elinde bir rehine ve hoşgörü malzemesi olarak kullanılmaya devam edilmişlerdir.

Ne yazık ki o dönemden bugünümüze kadar bütün siyasi iktidarlar tarafından Anadolu’nun kadim halklarına karsı işlenen bu insanlık suçları hep inkar edilmiştir .Türkiye’nin gerçek bir barışı aradığı bugünlerde geçmişle yapılmayacak bir hesaplaşmanın nafile çabalar olacağı aşikardır. İnanç ve din temeli üzerine kurulmaya çalışılacak olan bir barış ortamı tıpkı geçmişte yaşananlar gibi farklı halklar üzerinde demoklesin kılıcı gibi sallanmaya devam edecektir. Bu topraklarda gerçek anlamda bir barışın tesis edilebilmesi, geçmişte Anadolu’nun kadim halklarına karsı işlenen insanlık suçlarının inkar edilmesi ile değil, bunlarla yüzleşilebilmesi ile mümkün olacaktır. Barışın tesis edilmesi inanç birliği üzerine değil ancak ve ancak insanı degerler üzerinde kurulduğu zaman anlamlı olacaktır.

Bu vesileyle 1915 yılında hayatını kaybeden masum hayatların önünde Süryani halkı olarak saygı ile eğiliyoruz. Ve bir daha asla 1915’ler olmasın diyoruz.

 

Şabo Boyacı

Skriv en kommentar

Kategori

Arkiv